22 Ağustos 2013 Perşembe

Adrian'ın Sydney'e Aşık Olduğunu Anlayışı




Aslında daha önce çevirmiş olduğum ama hiç beklemediğim bir anda laptopım formatı yiyince silinen, bu yüzden paylaşamadığım bir yazı. Richelle, Kan Bağı'nın Dimitri'nin gelişiyle biten son bölümünden bahsediyor. Keyifli okumalar...


 Geçenlerde bana, "Adrian'ın Sydney'e olan duygularını ne zaman fark etti?" diye bir soru sorulmuştu. Cevap: tam burada, Bölüm 27'de. Aşık olmak insanlarda farklı şekillerde gerçekleşir. Ben tamamen ilk görüşte aşka inananlardan değilim, ama önemseyeceğiniz ve BU kişinin sıradan bir insan olmadığını fark edeceğiniz bir şekilde sizde etki bırakacak biriyle tanışabilineceğine inanırım. Bu Rose'un Dimitri'ye ilk meydan okuduğunda olan şeydi. Gameboard of the Gods'ta (*) kahramanım bir partideydi ve kadın kahraman içeri girdiğinde tüm dünya durmuş gibi hissetmişti. Adrian ve Sydney'nin tam olarak böyle bir anı olmadı, ve bu sorun değil. İkisi de ilk tanıştıklarında böyle bir ana hazır değillerdi.


Ama artık yeterince şey oldu, ve Adrian kalbindekilerin bilincinde ve sonunda Sydney'nin ona ne ifade ettiğinin farkında. Konu Adrian'ın hoşlandığı kadınlara gelince, onun bir tipi var—ki bu hiç sorun değil, çünkü çoğumuzun da belli bir tipi var. O elde etmesi zorlu olan ve onu umursamayan güçlü kadınları beğeniyor. Rose bu hesaba kesinlikle uyuyordu, ama bu işleri yürütmek için yeterli değildi. Sydney belki de, onun isteyeceğinden bile daha zor, ama o Adrian'a daha önce kimsenin davranmadığı gibi davrandı. Daha önce de belirlediğimiz gibi, Sydney ona inanıyor ve güveniyor. Onun için büyük fedakarlıklar yaptı, ve sadece çok yakışıklı ve büyüleyici olduğu için yapmadı. Onun için yaptığı şeyler Adrian'ı geliştiriyordu—ki yine bu çok az kişinin yapacağı bir şeydir. Çoğu kişi kıkırdar ve "İşte! Sana hayır diyemiyorum." derken Sydney ise "İşte. Sen değerlisin." diyor. Ayrıca o Adrian için yatıştırıcı bir güç, ona hem ilham veren hem de acı çektiren çalkantılı duyguları bastırmasına yardım eden bir el. O, Adrian'ın dengesi.

Tüm bunlar bilinçsiz bir şekilde oluşuyordu, ve Adrian'a son sahnede kendi dairesinde çarptı. Bahsettiğim an işte bu: dünyasının durup, Bu sıradan biri değil, kaderinde hayatımda büyük rol oynamak olan biri diye düşündüğü an. Gözlerinin ne kadar güzel olduğundan bahsettiğinde daha önce Syndey'nin güzel olduğunu fark etmedi değil. Etti. (O Adrian. Her zaman güzel kızları fark eder.) Ama birine aşık gözlerle baktığınızda, olduğundan çok daha fazlasına dönüşür. Sydney ona daha önce çekici gelmişti, ama şimdi tüm hisleri ve farkındalığı ile bakıp ne kadar olağanüstü biri olduğunu anladığında, Adrian için daha fazlasına dönüştü. Artık sadece güzel değil. Gelecek kitapta ona diyeceği gibi, dünyaya gelmiş hayatında gördüğü en güzel şey.

Bu Adrian'ın bir insanla olmakta sorunu yok demek mi? Hayır. Adrian bile o kadar umursamaz değil. Kendine ona aşık olduğunu itiraf etmiş olabilir, ama bu konudaki tabular hislerini bastırabileceğini düşündürtecek kadar güçlü. Bu senin için gelecek kitapta nasıl işleyecek göreceğiz, Adrian.


(*)Gameboard of the Gods, Richelle Mead'in 4 Haziran'da çıkan yeni yetişkin serisi Age of X'in ilk kitabı. Bildiğim kadarıyla Türkiye'de yayın hakları alınmadı.



Çeviri: Özlem Özsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder